2.Dünya Savaşı atmosferini belki de en iyi yaşatan, kahraman değil sadece iyi bir asker olmaya çalıştığımız Call of Duty serisi, 4.oyunuyla tarihten uzaklaşmış ‘modern’ savaşı ekranlara taşımıştı. Modern Warfare’in ne kadar başarılı olduğunu anlatmama gerek yok sanırım, yapımcılar da ikinci oyunu duyurarak önceki başarının farkında olduklarını gösterdiler. Modern Warfare 2, daha piyasaya çıkmadan gündeme oturmuştu videolarıyla. Oyun çıktı, ve hala gündemde. ‘Modern Warfare gibi kaliteli bir oyun, daha ne kadar iyi olabilir’ sorusuna tokat gibi cevap veren bir yapım, gündemden nasıl düşebilir ki?Modern Warfare’den bu zamana 5 yıl geçmiştir, ilk oyundan hatırladığımız Zakhaev Rusya’da halk kahramanı ilan edilmiş ve onun yerine geçen Makarov, yönetimin kontrolünü ele almıştır. Dünyanın iki süper gücü tekrar karşı karşıyadır, fakat bu sefer savaş epey sıcak geçecektir. İkinci Dünya Savaşı’nda bile kendi topraklarına kimseyi sokmamış Birleşik Amerika, artık Rus işgali altındadır. Bu zamana kadar dünyada kurtarılmadık ülke bırakmayan(!) dünyanın en güçlü ordusuyla bu sefer ana vatanlarını savunuyoruz…
Özgürlüğün Cephanesi
Oyuna girdikten sonra biraz daha sabır göstermeniz gerekecek savaş alanına dalmak için. Şu meşhur ‘alışveriş merkezi’ bölümünü aklımıza getiren bir uyarıyla karşılaşıyoruz, rahatsız olabileceğiniz bölümler için uyarı alıp almama tercihinize karar veriyorsunuz. Daha sonra olmazsa olmaz ‘training’ bölümüne başlıyorsunuz, burada gösterdiğiniz performansa göre size hangi zorlukta oynamanız gerektiği belirtiliyor, isterseniz kendiniz seçebiliyorsunuz.Hiçbir çatışmaya girmeden daha ilk dakikada, ilerideki bölümlerde sizi bekleyen atmosferin ne kadar gerçekçi olacağını haber veriyor ‘training’ bölümü. Tek potada basket oynayan, askeri araçları tamir etmeye çalışan, gölgelikte dinlenen, kendi aralarında sohbet eden askerleri görüyorsunuz etrafınızda. Bu detaylardan sonra Afganistan’a uçuyorsunuz, aksiyon hemen kendini belli ediyor. Patlayan bombalar, susmak bilmeyen silahlar ve su gibi akan kan. Call of Duty serisi atmosfer konusunda hiçbir zaman kalitesinden taviz vermemişti, ancak böyle kalitelisini de hiç içermemişti.

Amerikan ve İngiliz birlikleriyle Kazakistan, Brezilya, Rusya ve Amerika gibi farklı ülkelerde, bazen Rus askerlerine, bazen teröristlere karşı mücadele veriyorsunuz. Çölün ortasında bir köye askeri ciplerle girerken, hemen sonrasındaki bölümde buzul örtüye sahip dağlara tırmanıyorsunuz. Helikopterlerle çatışmanın tam kalbine inmeden önce, ‘snow-scooter’larla peşinizdeki düşmanlardan kurtulmaya çalışıyorsunuz. Savaşın farklı cephelerinde, farklı askerlerin gözlerinden müthiş bir deneyim sunuyor MW 2.Özellikle Amerika topraklarındaki savaşlar, ‘nereden nereye’ sorularını getiriyor insanın aklına. Virginia simalarını paraşütleriyle kaplayan Rus askerleri, terk edilmiş evler, sessiz sakin sokaklar, savaşın bir yüzünü gösteriyor, daha sonra sessizliği bıçak gibi kesen mermi vızıltıları, vurulan askerlerin çığlıkları savaşın diğer yüzüyle karşılaşmanızı sağlıyor. Washington topraklarında Makarov karşısında nasıl çaresiz kaldığını görüyoruz Amerika’nın. Rus askerleri bitmeyen saldırılarıyla harabeye çeviriyor şehri, bulunduğunuz helikopter düşürülüyor, içinde sıkışıyor ve üstünüze gelen düşmanlara sıkacak mermi bulamıyorsunuz, size silah uzatan arkadaşınızın beyni bir anda yüzüne doğru akıyor, hemen yakınınızdaki silah arkadaşlarınız da bir bir can veriyor.Sadece savunma yetmiyor bu savaşta, Rio de Janeiro’nun dar sokaklarında, kaçışan ve bağrışan siviller arasında düşman peşinde olmanız gerekiyor. Hiç beklemediğiniz bir anda pencerelerden çıkan magandalar, çatılardan roket gönderen eşkıyalar ve bunun gibi silahlı düşmanlarla yakın temasta bulunuyorsunuz. Kısacası her bölümde sizi farklı bir savaş, farklı bir amaç, farklı düşmanlar ve farklı sürprizler bekliyor olacak. Bazen bombalar, roketler ve çığlıklar eşliğinde çatışacak, bazen suyun altında operasyona başlayıp rehine kurtaracak, bazen de kar kaplı ormanlarda ses çıkarmadan düşmanlarınızı öldüreceksiniz.
Sürüden Ayrılanı Kurt Kapar
Modern Warfare’in en çok eleştirilecek olan yanı, senaryo modunun kısa oluşu. Fakat oyunu zor seviyede oynamayı denerseniz, senaryo sizi daha uzun süre oyalayacaktır, ayrıca oynadığınız oyundan daha çok keyif alacağınızı garanti ediyorum. Zor seviyeyle oyuna başlamadan önce, bol bol öleceğinizi unutmayın, ona göre hazırlığınızı yapın. Özellikle kahramanlık peşinde koşmak isteyenler için hiç ideal değil, size verilen emirler dışında gereksiz işlere kalkışmak sadece ölmenizi sağlar. Söylenenleri, hele ki MacTavish’in söylediklerini iyi dinlemek gerekiyor.Takım arkadaşlarınızdan ayrılırsanız kendinizi yığınla Rus askerinin içinde bulmanız an meselesi olur, ayrıca her yere gözü kapalı dalmak da düşmanlarınızın işini kolaylaştırır. Sürekli olarak siper almaya hazır olmalı, yaralandığınız taktirde bir köşeye sinip beklemelisiniz. Zaten vurulduğunuz zaman ekrana güzelce kan sıçrıyor ve görüntü biraz bulanıklaşıyor, bu nedenle hareket etmek veya nişan almak zorlaşıyor. Yapımcılar bu konuda gerçekçiliğe önem vermişler.Düşman askerlerini asla kolay lokma olarak görmeyin bu savaşta, yapay zekayı es geçmemiş Infinity Ward. Kendilerine çok iyi siper ediniyor, onları vurma şansınızı azaltıyorlar. Bir yere saklandığınız zaman oraya bomba gönderiyor veya iki üç kişi birlikte geliyorlar. Flaş bombalarını da çok iyi kullanıyor, siz bulutlar üstünde uçarken bir anda arkanızda bitiveriyorlar. Yakın mesafede üstünüze atlayabiliyor, kalkanları olduğu zaman gayet rahat üstünüze gelebiliyorlar, tabi bu kalkanları siz de kullanabiliyorsunuz. Eğer kabak gibi meydanda kalırsanız, saklanmanız için şans vermiyorlar size, vuruluyorsunuz ve yüzünüze gözünüze kan bulaşıyor, o hengamede saklanacak yer arıyorsunuz kendinize.Bazı bölümler oyuncuyu oldukça zorlayacak cinsten, küçük bir alanda onlarca Rus askeri, kimisinde kalkan var, kimisi iyi yerlere saklanmış. Bu dar alanda kaçabileceğiniz yer olmadığı için sağdan soldan gelen mermilere çok dikkat etmek gerekiyor. Bazen de bir geminin üstünde, gece karanlığında, düşmanlarınızın sis bombaları arasında önünüzü göremeden düşmanlar tarafından vuruluyorsunuz, onlar da termal gözlükler bulunuyor ve onlar sizi izleyebiliyorken, siz ateşin nereden geldiğini bilmiyorsunuz. ‘Checkpoint’ kayıt sisteminden dolayı bazı yerleri birkaç oynayacaksınız, fakat bu sistem kayıt aralıklarını çok uzun tutmuyor. Call of Duty klasiği dinlen-iyileş sağlık sistemiyle de etrafta sağlık yardımı aramak zorunda kalmıyorsunuz, bir süre isabet almamak yeterli oluyor, düşmanlarınız dinlenmenize müsaade ederse tabi.

Modern Görseller
İlk oyunun üzerine inşa edilen grafikleriyle Modern Warfare 2’nin gözleri kamaştıracağını söyleyebilirim. Hava şartlarının oluşturduğu farklı etkiler çok iyi yansıtılmış oyuna, karlar üstünde koşarken soğuğu, güneşin alnında çatışırken tozlardan dolayı sıcağı hissettiriyor oyuncuya MW2. Sabah saatlerinde güneş doğarken operasyonlara giderken, diğer bölümde gecenin karanlığında ülkenizi savunuyorsunuz. Özellikle gece savaşlarında, gökyüzünün gerçekçiliği, patlayan bombaların ve yangınların karanlığı delmesi, havada uçuşan mermilerin parıltıları, adeta savaşı oturduğunuz yerde yaşamınızı sağlıyor. Bazı görevlerde yavaş çekim moduna rastlıyoruz, bu esnada rehinelerle onların başlarında duran düşman askerlerini ayırt edip, onlar rehineleri vurmadan etkisiz hale getirmemiz gerekiyor düşmanları.Oyunda bulunan haritalarda son derece başarılı, yapımcılar her bölgeyi farklı ele almış, savaşın yoğun yaşandığı yerlerde yıkılmış şehirler bulunuyorken, militan çatışmalarının olduğu yerlerde kaçışan sivillere rastlıyoruz. Hele ki harabeye dönmüş Washington, eski ihtişamından uzak Beyaz Saray çok etkileyici ve savaşın nelere sebep olabileceğini net bir şekilde gösteriyor. Serinin önceki oyunlarından hatırladığımız haritada ilerlemek için tek bir yola sahip olmak, Modern Warfare 2’de ortadan kaldırılıyor. Birkaç bölüm haricinde haritada en azından iki üç yola sahip olabiliyoruz ilerleme konusunda, ilerleme derken farklı farklı kontrol noktalarının olduğunu düşünmeyin. Tek bir kontrol noktası bulunuyor yine, fakat ona ilerlemek için farklı denemeler yapabiliyorsunuz.Çevre etkileşiminin de geliştirildiğini görüyoruz, hala bu konuda elit düzeye gelemese de oyun. Yangın ve patlama efektleri hiçbir şekilde savaştan kopmanıza izin vermiyor. Bir bomba patladığı zaman duvarlar hasar görebiliyor, civarda bulunan camlar çatlıyor, aynalar kırılıyor, camların kırılma sürecinin de etkileyici olduğunu hatırlatayım. Işık yansımaları ve gölge oyunları da görsellerin kalite kokan kısımları. Bazen düşmanlarınızın gölgelerini izleyerek onlara nasıl müdahale edeceğinize karar veriyorsunuz. Bunun yanında yapımcıların bazı detaylara önem vermemesi, gelir dağılımındaki eşitsizliğe benzer bir dengesizliğe sebep olmuş oyunda. Ufak tefek nesneler, arka plan görüntüleri ve bazı dizüstü bilgisayarlara ateş ettiğinizde sadece hafif çatlak oluşması, detaya önem verenler için rezalet niteliğinde.Müthiş atmosfer ve kaliteli grafiklere rağmen ara sıra yavaşlamalar dışında sistemimi hiç zorlamayan MW2, 40 ‘fps’nin altına kolay kolay düşmüyor, fakat çok yoğun patlamaların ve yangınların olduğu bölümlerde bayağı bir kasılma yaşanıyor. Atmosferi optimizasyonun yanında, kaliteli müzikler de destekliyor. Bu zamana kadar olağanüstü eserlere imza atmış olan Hans Zimmer, yeteneğini MW2 için de kullanmış. Harabelerin arasında duygusal parçalarla damardan giren üstat, oyuncuyu nasıl gaza getireceğini, müthiş müzikleriyle gösteriyor.

Sistem Gereksinimleri

İşletim Sistemi:Microsoft Windows XP, Windows Vista veya Windows 7 
İşlemci: Intel Pentium 4 3.2 GHz veya AMD Athlon 64 3200+ işlemci veya daha iyisimi destekler
HDD: 16 GB boş alan
Bellek: 1 GB RAM
Ekran Kartı: 256 MB NVIDIA GeForce 6600 GT veya daha iyi yada ATI Radeon 1600XT or veya daha üst model



93 475x380 Call of Duty:Modern Warfare 2 İncelemesi





0 yorum:

Yorum Gönder

1 9